2 Kasım 2015 Pazartesi

Leon: The Professional





Tür:Aksiyon, Dram, Suç,
Yapım: 1994 - Fransa
Yönetmen: Luc Besson
Senaryo:Luc Besson
  Oyuncular:
Natalie Portman, Jean Reno, Gary Oldman



Yeniden merhaba;

Yaklaşık 3 aydır buraları ihmal etmiş durumdayım. Hayat rutinim yavaş yavaş normale dönerken arşivde bekleyen bir kaç filmle geri dönmek istedim. Bir süre sadece sizden gelen önerilere yer vereceğim. İlk olarak yıllar önce izlediğim ve tekrar izlemeye sevgili Hatice’nin önersi ile cesaret edebildiğim, muhteşem bir listeye sahip Leon ile dinlemelerimize devam edelim istedim.







Tekrar tekrar izledikçe güzelleşen film: Leon: The Professional


“İntikam iyi bir şey değil, Mathilda. 
İnan. Unutmak daha iyi.”
 

İlk olarak bakıldığında basit bir konusu olduğu izlenimi yaratan bir film. Ancak izledikten sonra aslında hiç de basit olmadığını ve üzerine düşünüldüğünde pek çok kilit nokta barındırdığını, alışılagelmişin önüne geçen, başka bir deyişle, birçok farklılıktan beslenen bir film olduğunu fark ediyoruz.

Karakterlerlere gelince ise başrolde Jean Reno (Leon), Natalie Portman (Mathilda) ve Gary Oldman (Stansfield) gibi önemli isimleri görüyoruz. Leon, ABD'nin New York şehrinde yaşayan, patronu Tony'den aldığı işleri yapan bir tetikçidir. Hayatını kurallardan oluşturmuş, sert görünüşlü ve tam anlamıyla bir profesyoneldir. Tüm bunların yanında durmadan süt içiyor oluşu ve bitkisine gösterdiği özen aslında katil olmasına rağmen içindeki saflaşmaya, temizlenme ve sahiplenme arzusuna yönelik davranışlar olarak yorumlanabilir. Boş sinemada "Singing in the rain" izlerken suratında oluşan masum ifade bile aslında nasıl bir karakter olduğunu belli etmektedir. Leon'un siyah-beyaz hayatı Mathilda adlı küçük kızın hayatına girmesiyle renklenir.

Mathilda ise ailesinin katledilişine şahit olup kimsesiz kalan, zeki ve soğukkanlı henüz 12 yaşında bir kız çocuğudur. Ailesinden ilgi ve sevgi görmeden büyüyen bu kız yaşıtlarından daha büyük davranmaya çalışıp ve kendisini de buna inandırmıştır. Ailesinde sevgi duyduğu ve önemsediği tek kişi 4 yaşındaki küçük kardeşidir. Onun öldürülüşünün intikamını almak için Leon'dan yardım isteyecektir.

Gary Oldman'ın oynadığı Stansfield karakteri ise tam bir dengesiz, kaçık, yozlaşmış bir dea ajanıdır. Ayrıca bir Beethoven hayranıdır. Gittiği baskınları da Beethoven mırıldanarak yapmaktadır. Oldman, rolünün gerektirdiği psikopatlığı kusursuz bir şekilde seyirciye aktarmaktadır.


Stansfield
Fırtınadan öncesindeki şu sessizlik anlarını seviyorum. Bana Beethoven’ı hatırlatıyor. Duyabiliyor musun ? Sanki kulağını çimenlere dayamışsın da, onların büyüdüğünü duyabiliyormuşsun gibi. Böcekleri duyabiliyorsun. Beethoven’ı sever misin ?




'Kiralık katil serin kanlılıkla öldürür ve parasını alır, kötüdür. Fakat bu filmde bir kiralık katil sevdiriliyor seyirciye. Ölmemesini, acı çekmemesini hatta mutlu olmasını istiyoruz. Çünkü karakterin ruhunun derinliklerinde gömülü bir saflık sunuluyor izleyicilere. Gözünü kırpmadan öldüren bir tetikçinin en iyi dostu bir saksı çiçeği oluyor, süt içip ruhunu temizliyor. Filmin başından itibaren sıklıkla kullanılan bu süt metaforu aslında Leon karakterinin yaptığı mesleği kendisinin seçmediğini anlatıyor ve sütün bir diğer işlevi ise önyargılı yaklaşılan tetikçi karakterine alışma sürecini hızlandırmayı hedefliyor. Bu alışma sürecinde Leon’un tek dostu olan ve her gün suladığı bitki ayrıca onu komik duruma düşüren hafızası da büyük rol oynuyor.'

Masum küçük bir kız olan Mathilda, aslında insan öldürmekten hiç korkmayan cesur bir kıza dönüşürken, tetikçi olan Leon ise süt içmeyi ihmal etmeyen ve her gün çiçek sulayan bir güzel insan olarak çıkıyor karşımıza. Film boyunca geçen diyaloglarla karakterler yavaş yavaş yer değiştiriyor ve böylelikle bu tezat durum seyirciye nakşediliyor. Kiralık katil olan birini seyirciye sevdirebilmek, kötü ve iyinin tezatlığını alaşağı etmek usta bir yazım ve işleyiş yeteneği gerektirir ki Luc Besson bu işin hakkından ustalıkla gelmiş.

Mathilda ile Leon ilişkisi hakkında pedofiliyi meşrulaştırmış yorumları sıklıkla yapılmış. Ben ikisi arasında yalnızca safça bir sevgi görüyorum. Mathilda'nın Léon'a karşı olan hisleri normal bir aşktan ziyade, kendisine ilk defa iyi davranan birisi karşısında duymuş olduğu hayranlık ve sevgidir. Yetişme tarzından gelen olgunluğu, Leon'un onu koruyup, benimsemesi bağlılık, güven, sevgi duygularının oluşumuna zemin hazırlamıştır. Her ne kadar filmin ilerleyen bölümlerinde aşık olduğundan bahsetse de, buradaki aşk ifadesi küçük bir çocuğun duygularını basitçe dile getirme şeklinden başka bir şey değildir. Hayatında kötü bir baba figürü ve algısı varken Leon'u o kalıba sokmak istemeyen ve duyduğu hayranlığın da etkisiyle hissettiği duygunun aşk olduğuna inan bir küçük bir kız var karşımızda. Aynı şekilde Leon da her ne kadar duygulardan uzak bir karakter olarak çıksa da karşımıza, unuttuğu güven, sevgi gibi kavramları Mathilda'nın varlığıyla yeniden hatırlamıştır.

Konusu kadar kullandığı müziklerle de akılda kalmış ve kült olmayı başarmış bir film Leon. Filmin sonunda çalmaya başlayan Shape of My Heart’ın etkisinden bahsetmemek olmaz. Son sahnenin çarpıcılığı bir yana, akılda kalıcı olmasını sağlayan şey biraz da bu şarkıdır. Adeta filmle özdeşleşmiştir. Sting'in bir kumarbazı anlattığı bu şarkısı, Leon karakteriyle uyum içindedir ayrıca şarkının sözleri ile filmin finali arasında belirgin bir benzerlik vardır.
"he doesn't play for the money he wins, he doesn't play for the respect" 
Leon işvereni Tony'den sadece ihtiyacı kadar para alıp  geri kalanını onun saklamasını ister. Bu işi para için yapmadığı açıktır. Filmle bütünleşen bir diğer şarkı ise Björk, Venus as a boy. Ayrıca diğer soundtrackleri de oldukça iyi ve yerinde kullanılmış.


Bu sıradan olmayan hikaye ve iki karakterin bir araya gelmesiyle seyirciye belkide daha önce hiç bakmadığı bir perspektif sunuluyor. Hem sevip hem de nefret edilebilecek şeyler var bu filmde. Tavsiyem önyargısız bir şekilde izlemeniz yönünde.




 



-Leon hayat hep bu kadar zor mudur yoksa sadece çocukken mi böyledir?
-Hep böyledir.





-Bitkini çok seviyorsun değil mi?
-En iyi arkadaşımdır.
hep mutludur.
soru sormaz
ve bana benzer.
kökleri yok. 



  


-Bugün nasılsın?
-Daha iyi günlerim oldu.





Sting - Shape Of My Heart

.



Leon, the Professional Soundtrack: Noon 

.



" Venus as a boy " by Bjork

.